Ün, Denizlili babanın feryadını Meclis’e taşıdı
Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, kamuoyunu ilgilendiren bir cinsel istismar davasının, boşanma davası esnasında açığa çıkmış olması üzerine ve yerel bir yayın kuruluşunda “Denizlili Babanın İsyanı: Kızınızın, Sapık Dayı ile Aynı Evde Yaşamasını İster Misiniz?” başlıklı haberi üzerine TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Denizli merkezli yerel yayın kuruluşu ŞİFREHABER´in yayın yasağı getirilen 23 Temmuz 2023 tarihli “Denizlili Babanın İsyanı: Kızınızın, Sapık Dayı ile Aynı Evde Yaşamasını İster Misiniz?” başlıklı haberini okuyunca adeta dehşete kapıldığını bildiren Gelecek Parti Kurucusu ve Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, “Satırları okudukça umarım bu haber baştan sona bir uydurmadır temennimi sıklıkla kendi kendime tekrarladım. Haberi yapan basın kuruluşunun yetkilileri ile hızlıca temasa geçtim ve iddiayı temellendiren güçlü delilleri görünce şehrimin bir vekili olarak bu meseleye duyarsız kalamayacağıma kanaat getirdim. Amacım sorumluluk makamındaki kişileri suçlamak, kurumları zan altında bırakmak ya da birilerini toplumun önüne, linç ettirmek maksadıyla atmak değildir. Amacım bu meselelerde gerekli toplumsal duyarlılığı oluşturmak, aile kurumumuzun temellerini güçlendirmek, her şeyden önemlisi bugünlerde adeta çölde su arar gibi aradığımız adaletin gerçek manada tecelli etmesine katkı sunmaktır. Çünkü hepimizin bildiği gibi geciken adalet adalet değildir. Hele bu gecikme bir masumun daha hayatında onulmaz yaralar açma riski taşıyorsa hiç değildir. Az sonra detaylarını aktaracağım akıl almaz hadisenin sürekli ailenin ve değerlerinin öneminin vurgulandığı bir dönemde yaşanması, buna rağmen gelecekte aile kuracak bir çocuğun bütün geleceğini etkileyecek önlemlerin hızla alınmamış olması, etrafında ciddi bir tehdit varken bir çocuğun korunamaması ülkemizin bütün çocukları adına endişe vericidir.” dedi.
“Kamuoyunu ilgilendiren cinsel istismar davasının bu boşanma davası esnasında açığa çıkmış olmasıdır”
Genel hatlarıyla konuyu özetleyen Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün: “2018 Nisan´ında Anne Ö.D. ve Baba T.D. evlilik gerçekleştirir aynı yılın Aralık ayında, Anne Ö.D. kendi anne-babasının evine giderek eşi T.D. ile birlikte yaşadıkları evi terk eder. Anne Ö.D.´nin ayrılışı esnasında hamile olduğu daha sonradan öğrenilir. Boşanma davaları halen devam etmekte olan çiftin çocuğunun geçici velayeti Anne Ö.D.´ye verilir. Bizi ve kamuoyunu ilgilendiren konu elbette bu boşanma davası değildir. Dava çiftin kendi özel konusudur. Kamuoyunu ilgilendiren husus bir cinsel istismar davasının bu boşanma davası esnasında açığa çıkmış olmasıdır. Boşanma davasının sürdüğü esnada Haziran 2023´te baba ilk kez olarak boşanma aşamasında olduğu eşinin ve kızının bulundukları evde birlikte yaşadıkları Dayı M.O.´ya ait bir bilgiye avukatı aracılığı ile belgeleri ile birlikte ulaşır. Bu bilgiye göre; 2013 yılında Dayı M.O. yaşadığı sitede 5 yaşlarında biri erkek biri kız olmak üzere iki çocuğu cinsel istismardan yargılanır. Şahıs, çocukların ailelerinin şikayeti üzerine başlayan yargılamanın ilk aşamasında sadece 6 ay tutuklu yargılanmış daha sonra tutuksuz yargılanmıştır. Yargılama sonunda birinci derece mahkeme 22 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etmiştir. Dayı M.O.´nun cezaya itiraz amacıyla başvuruda bulunduğu istinaf mahkemesi, cezayı iki çocuğun cinsel istismarına karşılık az bularak daha da artırmıştır. Şu an dava Yargıtay aşamasındadır ve Dayı M.O.´nun 2014´ten beri tutuksuz yargılaması devam etmektedir.” şeklinde konuştu.
“Sorularımızı Adalet Bakanlığımıza ve Aile Bakanlığımıza yöneltiyoruz”
Konuşmasının devamında Milletvekili Ün, “Bu konunun gündemimize gelişi yerel medya kuruluşu ŞİFREHABER´in haberi ile olmuştur. Çocuk A.D., 2023 yılının Kurban Bayramında Baba T.D. ile çocuk teslim merkezinde gerçekleşen buluşmanın ardından babanın evine gelmiştir. Çocuğun kıyafet değişimi esnasında her iki bacağında da morluklar olduğunun fark edilmesi üzerine, bunu kimin yaptığı sorulduğunda Dayı M.O.´nun yaptığı cevabı alınmıştır. Baba hemen ardından doktor raporu almak üzere sağlık kuruluşuna giderek darp ya da istismar olarak değerlendirilebilecek bu durumu raporlandırmıştır. Baba T.D. bu durumda çocuğunun istismar riski altında olduğunu hatta istismara uğramış olması durumunu savcılık şikayetinde ifade ederek bayram süresince çocuğu savcılığın talimatıyla teslim etmemiş ancak bayram sonrasında Anne Ö.D. şikayeti üzerine Baba T.D.´den Çocuk A.D.´yi geri teslim almıştır. Anne Ö.D. Baba T.D.´nin şikayeti üzerine savunmasında bahsi konu Dayı M.O.´nun son 6-7 aydır kendi evlerinde olmadığını Afyonkarahisar ili Dazkırı´ya büyük annelerinin yanına gittiğini belirtmiştir. Şimdi iki ayrı konuya dair sorularımızı Adalet Bakanlığımıza ve Aile Bakanlığımıza yöneltiyoruz.” diye konuştu.
BİRİNCİ KONUYA İLİŞKİN SORULARIMIZ:
1-Aile Bakanlığımız 2 çocuğun cinsel istismarına yönelik ailelerin başvurusu ile 2013 yılında başlayıp bugün Yargıtay aşamasında olan davaya müdahil olmuş mudur
2-Birinci derece mahkemenin 22 yıl 6 ay ikinci derece (istinaf) mahkemenin artırılmış cezaya hükmettiği bir davanın sanığının aradan geçen 10 yıllık süreçte sadece 6 ay tutuklu daha sonra tutuksuz yargılanmış olması hele de bu dava çocuğun cinsel istismarına ilişkin ise hukukla açıklanabilir mi
İKİNCİ KONUYA İLİŞKİN SORULARIMIZ:
1-Velayete konu olan Çocuk A.D.´nin ifadesi, Baba T.D.´nin şikayeti üzerine daha önce Dayı M.O.´nun, hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan birinci ve ikinci derece mahkemeler tarafından verilen karar ortadayken savcılıkça ifadeye çağrılmaması nasıl açıklanabilir
2-Çocuğun vücudundaki morlukların tespitiyle savcılığa suç duyurusunun akabinde şüphelinin ifadesi dahi alınmadan takipsizlik kararı verilmesi hukuka ne kadar uygundur.
3-Savcılık makamının ifadeye dahi başvurmaksızın Dayı M.O.´ya sadece uzaklaştırma, Anne Ö.D.´ye çocuğa kötü söz söylememe uyarısında bulunması meselenin ehemmiyeti karşısında yeterli midir
4-Anne Ö.D. Dayı M.O.´nun ikametinin Afyon Dazkırı´ya alındığını ifade etmiştir. Dayı M.O.´ nun yalnızca 80 km mesafedeki bu ilçeden anne, baba, kız kardeş ve yeğeninin olduğu bu eve gelmesine mani olacak örneğin elektronik kelepçe, gibi bir tedbir alınmış mıdır. Gelmesi ve orada yeniden yaşamaya başlaması halinde şikayetçi olacak kimse var mıdır. Kolluk güçlerinin bu durumdan haberdar olması nasıl mümkün olabilecektir. Dayı M.O.´nun Çocuk A.D. ile aynı ikamette olmadığından nasıl emin olunabilir.
5-Birinci ve ikinci derece mahkemelerinden onlarca yıl çocuk istismarından ceza almış olan bir şahısla çocuğunun aynı evde yaşamasına müsaade eden bir annenin velayete sahip olması normal midir. Bunun ülkemizde bilmediğimiz başka örnekleri var mıdır?
6-Konu bu kadar hassasken ve ortada küçük bir çocuğun hayatı söz konusu iken daha önce benzer suç işlemiş ve ceza almış bir kişi hakkında daha derin bir inceleme yapmak için hangi merciin devreye girmesi gerekir?