DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli °C
Denizli
°C
°C
°C
°C
°C

23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun

Ayşen Güzel
Av. Uzm. Arb. Ayşen GÜZEL / Avukat, LL.M. / Uzman Arabulucu / Uzlaştırmacı / Hukukçu
23.04.2025 10:43:50 | SON GÜNCELLEME 23.04.2025
A+
A-

 truvaxakü

Ülkemizde her yıl 23 Nisan’da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlanmakta ve tüm ülke halkında bayram sevinci yaşanmaktadır. Bu tarihte çocuklarımız; çeşitli aktivitelerle gösteriler yapmakta, hatta 23 Nisan’dan günler öncesinde hazırlıkları başlamakta, oyun ve dans gösterileri planlanmaktadır. Ülkemize, 23 Nisan için başka ülkelerden dahi çok sayıda çocuk, konuk olarak gelmekte; her il ve ilçede resmi törenler yapılmaktadır. Peki 23 Nisan, neden bayram olarak kutlanmaktadır? Başka bir soruyla; 23 Nisan, neden Çocuk Bayramı olarak anılmakta ve bilinmektedir? Haydi gelin ve hep birlikte bu soruların cevaplarını öğrenelim..

23 Temmuz 1919 – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplamda on dört gün müddetle süren Erzurum Kongresi’nde; milli sınırlar içinde bulunan vatan parçalarının bir bütün olduğu ve birbirinden ayrılamayacağı; her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümetinin dağılması halinde, milletin topyekûn kendisini savunacağı ve direneceği; İstanbul Hükümetinin vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü gösteremediği takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacağı; bu hükûmet üyelerinin millî kongrece seçileceği; kongre toplanmamışsa, bu seçimi Heyet-i Temsiliyenin yapacağı; Kuva-yi Milliyeyi tek kuvvet olarak tanımanın ve millî iradeyi hâkim kılmanın esas olduğu ve Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazların verilemeyeceği; manda ve himayenin kabul olunamayacağı kararları alınmıştır.

4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplamda sekiz gün müddetle süren Sivas Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda hazırlanan 11 Eylül 1919 tarihli beyannamede; Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918’deki sınır içinde kalan ve ezici çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı ülkesi topraklarının birbirinden ayrılmaz ve hiçbir bahane ile bölünmez bir bütün olduğu; Osmanlı ülkesinde yaşayan bütün Müslümanların birbirlerine karşı saygı ve fedakârlık duygularıyla dolu, ırkî ve içtimaî haklarına ve mahallî şartlarına riayetkâr öz kardeş oldukları; Osmanlı toplumunun bütünlüğünün ve millî bağımsızlığımızın sağlanması, yüce hilâfet ve saltanat makamının korunması için Kuva-yi Milliyeyi amil ve irade-i milliyeyi hâkim kılmanın esas olduğu; Osmanlı ülkesinin herhangi bir bölgesine karşı yapılacak saldırı ve işgale, bilhassa vatanımız dâhilinde bağımsız Rum ve Ermeni devletleri kurulmasına karşı Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerindeki Millî Mücadele gibi birlik içinde müdafaa ve direniş esası kabul edildiği; öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün gayrimüslim unsurların her türlü hakları tamamıyla korunduğundan bu unsurlara siyasî hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesinin kabul edilmeyeceği; Osmanlı hükümetinin, dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk etmek zorunda kaldığı takdirde hilâfet ve saltanat makamıyla vatan ve milletin korunmasını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararları aldığı; milletlerin kendi kaderlerini bizzat tayin ettiği bu tarihî devirde merkezî hükümetimizin de millî iradeye tâbi olmasının zaruri olduğu; millî iradeye dayanmayan bir hükümetin aldığı keyfî ve şahsî kararlara milletçe uyulmadığı gibi dışarıda da itibar edilmediğinin ve edilemeyeceğinin şimdiye kadar yaşanan olaylardan anlaşıldığı;  bu sebeple merkezî hükümetin hemen millî meclisi toplamasının, millet ve memleketin geleceği hakkında alınacak bütün kararları meclis denetimine sunmasının zorunlu olduğu açıklanmıştır.

1919 yılı sonbaharında yapılan seçimler sonrası toplanan Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından ülkemizin milletiyle ve coğrafi sınırlarıyla bölünmez bütünlüğü doğrultusunda kabul edilen Misak-ı Milli ile vatan sınırlarımız çizilmiştir. Misak-ı Milli kararları ile; güvenliğinin sağlanması şartıyla boğazların, dünya ulaşım ve ticaretine açılmasında verilecek kararlarda, diğer ilgili devletin yanı sıra bizim de söz sahibi olduğumuz; (siyasi, adli ve mali sınırlamaların) kapitülasyonların kaldırılması gerekliliği; ülkemizdeki Hristiyan azınlıklara, tanınan haklardan fazlasının verilemez olduğu ve Mondros Mütakeresi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinde Türk askerlerinin koruduğu sınırlar içindeki Türk vatanının bütününün hiçbir biçimde parçalanamaz olduğu ifade edilmiştir.

Ancak tüm bu gelişmelerden sonra İstanbul, işgal edilmiş ve milli mücadelemiz, işgalle birlikte dönüm noktasına ulaşmıştır. Bu doğrultuda milleti temsil etmek, yürütmenin tümünü ve hükümetin keyfi iş ve işlemlerini denetlemek ve yasama yetkilerini kullanmak amacıyla, 23 Nisan 1920 tarihinde, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kurulmuştur. TBMM’nin Ankara’da kurulmasının sebebi, İstanbul’un işgal altında bulunması olup; TBMM başkanı da Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Bu sebeple Atatürk tarafından; geleceğe ışıkla bakılmaya çalışılan, karanlıktan aydınlığa dönüştürülmek istenen ve umutların yeşertilmek istendiği bu güzide ülke topraklarında, 23 Nisan’ın; bir bayram sevinciyle yaşanması istenerek, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözüyle bütünleşen bu egemenliğin, gelecek nesillere hatıra olarak bırakılması ile geleceğin umudunun ve gerçeğinin çocuklarımız olması sebebiyle Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak çocuklarımıza armağan edilmesi ve 23 Nisan günlerinin her sene bayram olarak kutlanması (23 Nisan 1924 tarihinde) kabul edilmiştir.

Görüldüğü üzere; ülkemizin işgal altında olduğu dönemde dahi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları; millet iradesinin yenilmez tek unsur olduğunu, milletçe el ele verilmesi halinde her zorluğun üstesinden gelinebileceğini, ülke topraklarının birbirinden ayrılamaz ve bölünemez olduğunu, dış devletlerin etki ve baskısı altında olunmasının kabul edilemeyeceğini, milletimizin kendi kaderini doğrudan kendisinin tayin edeceğini ve mutlaka milli iradenin temsiline üstünlük tanınacağını açıklamış ve halkın işgaller altından kurtuluşa, adeta karamsarlık dolu yıllardan ve karanlıktan sonra umut dolu aydınlığa ve yarınlara ulaşması için milletçe seferber olunmasını arzu etmiştir. Öyle de olmuş ve meclis kurulduktan sonraki yıllarda düşman askerleri denize dökülmüş ve ülkemiz topraklarından atılmıştır. Ülkemiz, nihayetinde kurtuluşa ermiş ve Lozan Anlaşması imzalanmıştır. İşte bu işgal günlerinde, mili iradeyi hakim kılma amacıyla açılan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı da, çocuklarımıza hediye edilmiş ve her yıl coşkuyla bir bayram olarak kutlana gelmiş ve resmi tatil günleri arasında yer alması kabul edilmiştir.

Bu sebeple geleceğimizin oy, görüş, düşünce, söz, karar alma ve uygulama sahibi olan, geleceğin beyin gücünü oluşturan ve aydınlık yarınlarımızı temsil eden canımız çocuklarımız; bugünümüzü güzelleştiren küçüklerimiz ve yarınlarımızın büyükleri olarak karşımızda durmaktadır. Bu vesileyle; çocuklarımıza bırakılan bu güzide Anadolu topraklarında, onları daha doğmadan düşünen atalarımıza minnettar olduğumuzu belirterek ve “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diye haykırarak; ülkemiz halkının, Türk milletinin ve tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamaktayım.

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..

LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL

 talipgsm
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.