Prof. Dr. Kısaç, YKS Öncesi Adaylar ve Ailelerine Önemli Tavsiyelerde Bulundu
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kısaç, DRT TV ekranlarında yayınlanan “Haftaya Bakış” programının konuğu oldu. Prof. Dr. Kısaç, Yükseköğretim Kurumlar Sınavı (YKS) öncesi sınava hazırlık, sınav kaygısı ve stresle başa çıkma yolları konularında sınava girecek adaylara önemli tavsiyelerde bulundu.
Prof. Dr. Kısaç: “Belli bir seviyeye kadar olan kaygı insanı motive eder”
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kısaç, DRT TV ekranlarında yayınlanan “Haftaya Bakış” programında 26-27 Haziran 2021 tarihlerinde yapılacak olan YKS 2021 sınavı öncesi sınav kaygısı, gelecek kaygısı, ailelerin beklentileri ve sınav stresi ile başa çıkmada önemli tavsiyelerde bulundu. Prof. Dr. Kısaç konuşmasında ilk olarak sınav psikolojisi konusunu ele aldı. İnsan hayatında bazı dönemlerde önemli kilometre taşlarının olduğuna değinen Prof. Dr. İbrahim Kısaç, sınavların da bu dönüm noktalarından biri olduğunu ve bu dönemlerde insanların duygularını daha yoğun yaşadığını söyledi. Biraz kaygının olmasının normal olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kısaç, “Kaygı yaşamak doğal bir süreç. Kişi, belli bir düzeye kadar kaygı yaşamalıdır. Belli bir düzeye kadar olan bu kaygı insanı motive eder. Kaygı ve öğrenme arasında doğrusal olmayan bir ilişki vardır. Bu kaygı düzeyi kişiden kişiye farklılık gösterir. Bazı insanların makul kaygı düzeyi yüksektir. Bazı insanların kaygı düzeyi ise daha düşüktür. Bireyin yetiştiği aile ortamı, duygusal zekâsı ve kişilik yapısı bu düzeyin belirlenmesinde etkendir. Belli bir düzeye kadar kaygı iyidir ancak belli bir düzeyin üzerinde oluşan kaygı ile baş etmemiz gerekmektedir. Bunun için tek yapılması gereken kişinin özgüven ve öz yeterlilik duygusuna sahip olmasıdır. Ben bu işi başarırım diyerek kişi başarabileceğine önce kendini inandırırsa, büyük ölçüde kaygı ile baş edebilir. Kaygı ile başa çıkmada ikinci önemli husus ise etkili öğrenme yöntemlerine göre sınava hazırlanmaktır” diye konuştu.
“Etkili öğrenme için anahtar kelime hedefler koymaktır fakat bu hedeflerin belirlenmesinde ailelerin işin içine girdiği noktada öğrencide stres başlıyor”
Sözlerinin devamında “etkili öğrenme” konusuna değinen Prof. Dr. İbrahim Kısaç, etkili öğrenmede kişinin öncelikle kendini tanıması ve sahip olduğu özellikleri iyi bilmesinin önemine dikkat çekti. Etkili öğrenme için anahtar kelimenin kişinin kendine hedefler koyması olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısaç, “Kişi en başta kendisine hedefler koymalıdır. Bir kişiyi çalışmaya motive eden hedefleridir. Bu sadece öğrenciler için herkes için geçerlidir. Bu noktada ailelere de önemli görevler düşmektedir. Biz istiyoruz ki bu hedefi sınava girecek öğrencimizin kendisi koysun. Yeteneklerini ve kapasitesini kendisi keşfetsin. Bu hedeflerin belirlenmesinde ailelerin işin içine girdiği noktada stres başlıyor” diye konuştu.
“Sınava girecek öğrenciler, ameliyata girecek hastalara göre daha yoğun kaygı yaşıyor”
Sözlerinin devamında kaygı üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Prof. Dr. İbrahim Kısaç, ameliyata girecek hastalar ve üniversiteye girecek öğrencilerin kaygı düzeylerinin belirlendiğini ve sınava girecek öğrencilerin yaşadığı kaygının, ameliyata girecek hastaların yaşadığı kaygıya göre daha yoğun olduğunu söyledi. Bunun temelinde, sınavı ölüm kalım meselesi haline getirmiş olmanın yattığını belirtti. Sınava hazırlık sürecinden, ailelerin öğrencilere psikolojik olarak destek vermesinin önemini hatırlatan Prof. Dr. Kısaç, çocuklarımıza iyimser olmayı ve ümit etmeyi öğretelim dedi. Sınava hazırlık döneminde ders çalışma sırasında verilen molaların öğrenme üzerine olumlu etkiler gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. İbrahim Kısaç, uyumadan önce öğrenilen bilgilerin daha kalıcı olduğunu belirtti.
“Bir soruda takılıp kalma öğrencilerin en çok yaptığı hatalardan birisidir”
Sınav sırasında neler yapmaları gerektiği konusunda öğrencilere önemli tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. İbrahim Kısaç, “Bir soruda takılıp kalma öğrencilerin en çok yaptığı hatalardan birisidir. Böyle olursa süre etkili kullanılmamış olur. Zaman yönetimi açısından önce kolay yapılabilen sorular çözülmelidir. Sorular çözüldükçe cevap kâğıdını da işaretlemek bir diğer önemli husustur. Tüm sınav bittikten sonra işaretleme yapmak, cevap kâğıdında kaydırma yapmaya sebep olabiliyor. Bunlar öğrencilerin yaşadığı en önemli iki sorundur. Bunlarla birlikte özellikle sınavdan önceki akşam beslenmeye de dikkat etmek gerekmektedir. Bu küçük bir ayrıntı fakat önemlidir. Dengeli beslenme, her zaman olduğu gibi, sınav sürecine hazırlık başlangıcından itibaren çok önemlidir. Sınav kaygısı ile baş etmenin yollarından biri de budur. Özellikle son akşam ne yedin ne içtin bunlar önemli. Sınava gelirken aç karna gelirsen miden bulanır. Baş ağrısı olur, dikkatini toplayamazsın. Sınava girmeden çiğköfte yersen tabii ki bağırsakların hareketlenir. Sınavdan sonra ne yersen ye ancak sınavdan önce ne yediğin önemlidir. Bunlar gözden kaçan küçük detaylardır. Bir yılın emeği bir anlamda boşa gitmemesi için bunlara dikkat edilmelidir. Bunlarla birlikte düzenli spor yapmak da çok önemlidir. Bunu da öğrencilerimize tavsiye ediyoruz. Çalışma molalarında yarım saat ya da bir saat yürüyüş yapmak bile öğrenmeye faydalıdır. Kas gerginliği arttıkça öğrenme performansı düşer. Bu yüzden spor yapmak da önemlidir. Düzenli spor yapmak öğrenmenin kalıcılığı ve öğrenme performansını arttırır.” diye konuştu.
“Başarı, kişinin yapabileceğinin en iyisini yapmasıdır”
Sınava giren öğrencilerin ailelerinin nasıl bir tutum içinde olması gerektiğine de değinen Prof. Dr. İbrahim Kısaç, öğrenci elinden gelen tüm çabayı göstermesine rağmen istenen sonuç alınamadıysa ailelerin bu duruma rasyonel bir şekilde yaklaşması gerektiğini ifade etti. Ailelerin öncelikle duygusallıktan uzak; zaman yönetimi, öğrenme biçimi gibi farklı konularda nelerin yanlış yapıldığı üzerine bir değerlendirme yapmasının önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Kısaç, “Başarı her zaman birinci olmak değildir. Aslında başarı, kişinin yapabileceğinin en iyisini yapmasıdır. Aileler de çocuklarını sınav sonuçlarını değerlendirirken bunu göz ardı etmemelidir. Başarı, destekleyici bir tutum ile gelir. Ailelerin çocuklarına destek vermesi son derece önemlidir” diye konuştu.
Programın sonunda Prof. Dr. İbrahim Kısaç, 26-27 Haziran 2021 tarihlerinde yapılacak olan YKS’ye girecek öğrencilere başarılar diledi.