DOLAR 34,4160
EURO 36,2800
ALTIN 2.839,54
BIST 9.389,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 18°C
Hafif Yağmurlu
Denizli
18°C
Hafif Yağmurlu
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C
Sal 20°C

Eğitim-iş, Köy Enstitüleri’nin 81. Kuruluş Yıldönümünü Kutluyoruz

Eğitim-iş, Köy Enstitüleri’nin 81. Kuruluş Yıldönümünü Kutluyoruz
 talipgsm
17.04.2021 19:26:19 | SON GÜNCELLEME 17.04.2021
A+
A-

 Türkiye’de İlkokul öğretmenleri yetiştirmek üzere, Köy Enstitüleri’nin 81. kuruluş yıldönümünü Eğitim-iş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan basın açıklaması yaptı. Başkan Aydoğan basın açıklamasında “Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün “kimsesizlerin kimsesi” olarak kurduğu Cumhuriyet, bu projeyle o güne dek kimsesiz bırakılan en ücra köyü dahi bilimin meşalesiyle aydınlattı.”

 emresan

Eğitim-iş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan yazılı açıklamada; 17 Nisan 1940 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan, Cumhuriyet’in aydınlanma devrimlerinin en önemli hamlelerinden biri olan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 81. yıldönümünü kutluyoruz.

Köy Enstitüleri hareketinin temel ideolojisi; yüzyıllarca ihmale uğramış köy insanına, kendi yazgısını değiştirecek bilinç ve beceriyi kazandırmaktı. Eğitim bunun bir aracı idi. Asıl amaç, köy insanının bilinçlendirilmesi ve canlandırılmasıydı. Çünkü okur-yazar olmayan bir toplum ile Atatürk Cumhuriyetinin hedefi olan çağdaş uygarlığa ulaşılamazdı.

 talipgsm

Köy Enstitüleri’nin kurulduğu dönemde Türkiye, eğitim düzeyi düşük, sanayisi cılız, nüfusunun yüzde 80’i köyde yaşayan bir ülkeydi. Bu yıllarda ülkede okuryazarlık düzeyi yüzde 25 civarındaydı. İşte Köy Enstitüleri ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Nüfusu 18 milyona yaklaşan Türkiye’de 1939-40 ders yılında ortaokul öğrencilerinin sayısında ve lise öğrencilerinin sayısında önceki yıllara kıyasla büyük bir artış göstermiştir.

2. Dünya Savaşı’nın sınıra dayandığı koşullarda, devlet bütçesinin ve genç işgücünün olası savaşa odaklandığı bir ortamda kurulan enstitülerin parasal kaynağı, sadece Devlet bütçesinden ayrılan payla değil, buralarda yaşayan özverili öğretmen, yönetici, işçi ve öğrencilerin emeği ile yaratıldı. Bu özveri sayesinde enstitülerde 1937-1946 yılları arasında 723 bina yapıldı, on binlerce dönüm çorak ya da bataklık arazi işlenerek buralardan bol ürün elde edildi.

Öğrenciler; öğreniyor, öğrendiklerini uyguluyor ve üretiyordu. Bu dönemde köy çocukları eğitildikten sonra köylerine tarımda, sanatta, zanaatta ve sağlık alanlarında öğretmen olarak geri gönderildi.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün “kimsesizlerin kimsesi” olarak kurduğu Cumhuriyet, bu projeyle o güne dek kimsesiz bırakılan en ücra köyü dahi bilimin meşalesiyle aydınlattı.

Bu önemli atılım tarımın, kısmi sanayi girişimlerinin yükselmesine fayda etmekle kalmamış, aşiret, ağa, tarikat üçgeninde sömürülen, kandırılan köylüyü, kandırılamayacak bilinçli yurttaşlara dönüştürmüştür.

Ancak bu yüksek dinamizm ve Cumhuriyetçi kadronun kazandırdığı ivme gerici ve tutucu egemen güçlerden tepkiler almaya başlamıştı. Ülkenin toplumsallaşma sürecini kolaylaştırmak için gerçekleştirilen Köy Enstitüleri girişimi, kazandığı onca olumlu sonuca karşın dinsel değerlerin çöküşüne neden olduğu gerekçesi ve komünizm geliyor korkutmalarıyla tamamlanamadı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak Anadolu’nun en önemli aydınlanma projesi ortadan kaldırıldı.

Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitüleri’nin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitüleri’nin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Enstitülerin kapatılması Türkiye’nin aydınlanma tarihinde gericiliğin zaferi olarak yerini almıştır.

Ne yazık ki, o gerici anlayışın uzantıları bugün de işbaşındadırlar. AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla eğitimin niteliği düşürülmüş, çağdaş, bilimsel, akılcı, laik eğitim sistemine büyük bir darbe vurulmuştur.

Bugün Köy Enstitüsü ruhunu yeniden yakalamak ancak çağdaş, üretken ve demokratik eğitim yöntemini ulusal eğitim sistemimizin her aşamasına uygulayarak; eleştiren, sorgulayan çağdaş bireyler yetiştirmekle olur. Üretken ve yaratıcılığın desteklendiği eğitim anlayışı bugün yaşadığımız eğitim sorunlarının da çözümü olarak görülmelidir. İşte o zaman Atatürk’ün ve cumhuriyetin öğretmenlerden istediği ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesilleri yetiştirebiliriz.

81. Kuruluş Yıldönümünde Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıkıyoruz. Eğitim-İş olarak amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir. Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş, Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, Fakir Baykurt’tan, hepsinden önemlisi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den devraldığı bu görev ve sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındadır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.