EMEP’in Denizli’deki işçi adayı Özcan Göçer, ilk ziyaretini işçi sendikalarına yaptı
EMEP Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Özcan Göçer, “Seçimler işçilerin söz hakkını kullanması için bir fırsat. Bu fırsat siyasette işçilerin de sözünün geçmesi için bir adım olacak” dedi.
Emek Partisi (EMEP) Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Özcan Göçer, seçim kuruluna yaptığı resmi başvurunun ardından ilk ziyaretlerini işçi sendikalarına yaptı.
Tes-İş Sendikası şube yöneticiliği de yapmış olan Özcan Göçer, Denizli’de bulunan Türk-İş’e bağlı sendikaları ziyaret etti. Çimse-İş Denizli Şube Başkanı ve Türk-İş İl Temsilcisi Yakup Çetin, Belediye-İş Sendikası Denizli Şube Başkanı Uğur Cihan, Ağaç-İş Sendikası Denizli Şube Başkanı Ramazan Arslan ve Türk Metal Sendikasına ziyaretler gerçekleştirdi. Özcan Göçer, ziyaretlerde işçilerin ekonomik sorunları, sendikalaşma mücadeleleri ve işçilerin siyasette söz sahibi olabilmesi konularına değindi.
“BELEDİYE BAŞKANLARI İŞÇİLERDEN OY ALIYOR, PATRONLARLA SAF TUTUYOR!”
Ziyarette neden aday olduğunu ve işçilerin siyasette söz hakkı için mücadelenin önemini anlatan Özcan Göçer, “Bu kentin her sokağını biliyorum. Her sokağında emeğim var. Yıllarca sendikal mücadele yürüttüm. Seçimler işçilerin söz hakkını kullanması için bir fırsat. Bu fırsatı iyi kullanırsak siyasette işçilerin de sözünün geçmesi için bir adım olacak. Enerji işçilerinin sorunlarını anlatacağım, belediye işçilerinin sorunlarını anlatacağım. Belediye başkanları, burjuva partiler işçilerden oy alıyor ama işçileri görmüyor. Artık görecekler” diye konuştu.
Belediye-İş ziyaretinde yerel yönetimler ve işçi sendikaları ilişkisine değinen Göçer, “Belediye başkanları 5 yıl boyunca işçilerin yüzüne bakmıyor, sendikalara randevu vermiyor. Şimdi seçim öncesi sadaka verir gibi ek zamla reklam yapıyorlar. Bu anlayışı da işçilerle birlikte değiştireceğiz” dedi.
Ağaç-İş ziyaretinde belediye başkanlarının grevler karşısındaki tutumunu eleştiren Göçer, “Denizli’deki Yonga Mobilya grevinde de Antep’teki Şireci Tekstil, Urfa’daki Özak Tekstil direnişlerinde de yerel yöneticilerin sınıfsal tercihlerini gördük. Lokma dağıtımına çadır yolluyorlar grevdeki işçiye su bile yollamıyorlar. Yonga Mobilya grevi 45 gün sürdü seçim dönemi olduğu halde hiçbir belediye başkanı ziyarete gelmedi. Oy istemeye bari gelseydiniz. Bu grevdeki işçilerin suya, seyyar tuvalete ihtiyacı var mı sormadılar. 1 Mayıs’ta meydanda 2 bin, 3 bin kişi oluyor. Belediye başkanları bu 3 bin kişinin su, tuvalet ihtiyacına çözüm getirmiyor. Biz ‘Kentler halkındır halk yönetsin’ istiyoruz. Kentte ‘Başkanların’ değil emekçilerin söz hakkı için örgütlü mücadeleyi büyütelim çağrısında bulunuyoruz” sözleriyle mücadele çağrısı yaptı.
“İŞÇİLER ENFLASYON ALTINDA EZİLİYOR!”
Türk-İş İl Temsilcisi Yakup Çetin, sendikalaşmanın zorluğuna ve işçilerin geçim mücadelesine değinirken, “Sendikalaşma eskiden yüksekti. Şimdi daha çok fabrika, daha çok nüfus var ama sendikalı işçi sayısı daha az. Yetki davaları 3 yıldan aşağı sürmüyor. Sendika güçtür. Geçinemeyen işçiler sendikalarda örgütlenerek istediklerini elde edebilirler” ifadelerini kullandı.
Belediye-İş Denizli Şube Başkanı Uğur Cihan da işçilerin enflasyon altında ezildiğini dile getirerek şunları söyledi; “Bizim için yerel yönetimlerde işçi hakları önemli. Belediye başkanı işçilerin hakkını veriyor mu? İşçiler geçinebiliyor mu, önemli olan bu. Toplu sözleşme yapıyoruz, enflasyon karşısında eriyor. Ek protokol için aylarca mücadele ediyoruz imzalıyoruz, yine enflasyon altında kalıyor. Biz işçiler için mücadelemizi sürdürüyoruz!” Yonga Mobilya grevinin öğretici olduğunu dile getiren Ağaç-İş Şube Başkanı Ramazan Arslan, “Grev zamanı kim yanımızda oldu kim olmadı hepsinin notunu aldık. Özellikle davetler yolladık. Gelen de gelmeyen de belli. İşçilerin geçim koşulları ortada. Bunu nasıl aşabileceği de ortada. Sendikalı olmak her zaman avanta bunu tüm Denizli işçileri öğrendi” diye konuştu.