Sorunlarımızın çözümü için ses yükselteceğiz
Eğitim iş Denizli Şubesi Çınar meydanında basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim İş Denizli Şubesi, “Sesimizi Yükselteceğiz Mücadelemizi Büyüteceğiz: Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz!
Eylemde konuşan Başkanı Namık Kemal Aydoğan, konuşmasını şu şekilde ifade etti.
“Bugün burada eğitim emekçilerine ve emeklilere reva görülen sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini anlatmak için bir aradayız.
Senede bir gün, öğretmenler gününde, öğretmeni övenlerin senenin diğer günlerinde, öğretmeni nasıl zor koşullarda çalıştırdıklarını, insani olmayan ücretleri nasıl reva gördüklerini anlatmak için buradayız.
Bugün alt üst olmuş ülke ekonomisine rağmen, tozpembe tablo çizmeye çalışanlara karşı “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz” demek için alanlardayız.
Bilindiği üzere; TÜİK’in yalancı enflasyon rakamları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7.Dönem Toplu Sözleşme tiyatrosunda, perde yine yoksullukla kapanmıştır.
Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır.
Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniymiş gibi makyajlanıp önümüze konmuştur. Bir kez daha öğrendik ki:
Emeğin onurunu iktidarın bir aferinine satan sarı sendikalar, emekçinin hakkını savunamaz.
Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK’in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti’nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken, hileli maçta adil sonuç çıkmaz.
Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur.
- Bizim insani koşullarda çalışma hakkımızı çaldılar, mesleki saygınlığımıza zarar verdiler,
- Bizim evimize göğsümüzü kabartarak, sınıflarımıza sadece derslerimizi düşünerek girme hakkımızı çaldılar.
- Bizim yaşanabilir emeklilik hayalimizi çaldılar.
- Ay sonunu bekleme halimizi bitmeyen bir karakışa çevirdiler.
- Öğrencilerimize laik, bilimsel eğitim verme hakkımızı çaldılar.
- Kendi yarattığı ve 20 yıldır uyguladığı torpil mekanizması olan mülakatı kaldırmayı seçim vaadi haline getirerek tarihe geçmişlerdi, şimdi bu sözlerini de tutmayacaklarını ilan ettiler.
- Eğitimden liyakati, gencecik insanlardan hak ettikleri kadroları çaldılar.
Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar. Çok beklerler.
Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız! “Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz!”
1000 odalı sarayın ışıkları kapandığında sadece birkaç ay sonra bile eğitimin birçok sorununu çözmek için kaynak ortaya çıkabilecekken eğitimden, eğitim emekçisinden yani gelecekten çalanlara, eğitim emekçisinin haksızlık karşısında nasıl susmayacağını, nasıl ders vereceğini göstereceğiz!
Kadrolaşma, mobbing, haksız soruşturmalar eğitimde kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemsel olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır!
Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız! Baş öğretmenimiz Atatürk’ün gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur!
Eğitimi önem sırasında sonlara iten çağdışı yönetim anlayışının yol açtığı rezil tablo budur!
Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokoller; eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt olup eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza aykırıdır.
4 Kasım’da Konya ve Kocaeli, 11 Kasım’da Ordu ve Aydın, 18 Kasım’da Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri düzenleyeceğiz. 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlamıyoruz. Riyakarca kutlamaları kabul etmiyoruz. O gün üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve Başöğretmenimizi alanlarda anacağız.
25 Kasım’da Ankara’da düzenleyeceğimiz miting ile büyük öğretmen yürüyüşünü gerçekleştireceğiz. Fakir Baykurt’un yoldaşları olarak el açmadan, yalvarmadan ders vereceğiz! Haklıyız, kazanacağız!