Tütün tarlasından kazandığı parayla girdiği mesleğinden, namaz kıldığı için ihraç edildi
Denizli’de tütün tarlasında çalışarak kazandığı parayla askeri okul kazanan Hüsnü Can, 28 Şubat post modern darbe ile namaz kıldığı için disiplinsizlik suçuyla ihraç edildi. Yaşadığı zorlukları anlatan Can, hamile eşi ile hastaneye gideceği sırada hanımının tesettürlü olduğu için farklı kapılardan otobüse bindirilmesine halen canının yandığını söyledi.
Denizli’de yaşayan Hüsnü Can, bin bir zorluklarla 5 bin kişi içerisinden 49. olarak kazandığı askeri okuldan 2’inclik ile mezun oldu. Göreve başladıktan sonra 28 Şubat post modern darbesi ile ihraç edilen Hüsnü Can o zorlu dönemi İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Tütün çapasından kazandığı yevmiyesini biriktirerek askeri okula gittiğini belirten Can, “Deniz Kuvvetlerinden 1996 Aralık ayındaki yüksek askeri şura vesilesiyle ordudan disiplinsiz ve ahlaki durumdan ihraç edildik. 1996’dan beri bu yıl itibariyle 26. yılımızdayız. Film şeritti gibi yıllar gözümüzün önünden geçiyor. Baktığımızda ilk anlatmak istediğim içimde heyecan olan şey Denizli’nin Acıpayam ilçesi Apa köyündeyim, tütün çapası yevmiyesine gidiyorum. Oradan aldığım günlük yevmiye parasından İzmir’e ve Gölcük’e imtihana, mülakata ve sağlık raporuna gidiyorum. Babam ve annem beraber 10 kardeşli bir ailenin ferdiyim. 5 bin kişi içerisinde 49. olarak kazandım. Okulu dıştan kazandım ve kendi okulumu da 2’incilik bitirdim” dedi.
“Bir odadan diğer bir odaya çıplak bir şekilde atılmış gibisin”
Namaz kıldıkları için yaşadığı zorlukları anlatan Can, “Başarılı bir şekilde mesleki hayatımı sürdürürken ve hiçbir sorun yokken hayatımızda Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı zamanında birlik komutanı albayımız Necati Teker ile beraber Hüsnü hadi hazırlan cumaya gidiyoruz durumundan 3 ile 5 sene sonra 28 Şubat döneminde ‘nasıl cumaya gidersin, mesai saati şu’ dönemine geldik. Gidenlerin altında kırmızı çizgiler çekildi. Batı çalışma grubunun oluşturmuş olduğu yanı başımızdaki arkadaşların veya görevlendirilen kişilerin bizleri ispiyon etmesi bizim hakkımızda ayrı bir dosya oluşturup sicillerimizi bozup ondan sonra bu aşamaya geldik. Evli ve 2 çocukluydum ayrıldığımda. Kimliğim ve sağlık karnem alınmış ortada bildiğin bir odadan diğer bir odaya çıplak bir şekilde atılmış, muhtaçsın ve hiçbir şey yok elinde. Bu şekilde kalmış oluyorsun” ifadelerini kullandı.
“Eşim tesettürlü olduğu için otobüse aynı kapıdan binemiyorduk”
Geçen onca yıla rağmen canını en çok yakan anılarından bahseden Hüsnü Can, “Bir arkadaşın hanımı GATA’da kanser tedavisi görüyordu ve arkadaşımız atıldı diye hanımının fişini çektiler. Tedavi edemeyiz deyip arkadaşın hanımını geri verdiler. Hanımı dışarda sosyal güvenliği olmadığı için tedavi olamayarak vefat etti. Eşim hamile İzmir’de askeri hastaneye kontrole gidiyoruz. Tesettürlü olduğu için ben yanımda görünmesin diye hanımı içim yanarak ben kendim servise önden biniyorum hanımı arkadan bindirdim. Ayrıldıktan sonra değişik yerler çalışarak askeri ücretle sigortalı veya sigortasız biraz mobilyacıda, hizmet sektöründe, giyim sektöründe, çalışarak hayatımı devam ettirdim” diye konuştu.
Kaynak: (İHA)