DOLAR 34,4231
EURO 36,4022
ALTIN 2.837,71
BIST 9.470,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 21°C
Az Bulutlu
Denizli
21°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 15°C
Paz 17°C
Pts 19°C

‘Tüm çabamız sorunları ortadan kaldırmak’

01.09.2021 16:55:46 | SON GÜNCELLEME 01.09.2021
A+
A-

Denizli Barosu’na bağlı Avukatların adli yıl açılışı nedeniyle Denizli Valiliği önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk bırakıldı. Çelenk bırakma törenin ardından, Baro Başkanı Adnan Demirdöğer “avukatların yaşadığı hak ihlali toplumun tamamına yapılmış sayıldığı için devletin özellikle yargı sisteminde daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

 emresan

Yargının yükü ağır

Denizli Baro Başkanı Adnan Demirdöğer konuşmasında, Yargının yükü gerçekten ağırdır, sorunları çoktur. Bu, hiçbir zaman sadece bugünün meselesi olmadığı gibi hemen yarın da çözülebilecek bir mesele değildir. Türk yargısı, tüm mensuplarının bilgi ve emekleri ile yükselmeyi daha iyi günlere gelmeyi beklemektedir.

 talipgsm

15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün bir daha yaşanmaması için kamu görevlerine girişte ve kamu hizmetlerinden faydalanmada liyakat ve eşitlik ilkelerinin esas alınması gerektiği bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

Tüm çabamız sorunları ortadan kaldırmak

Geçmişten günümüze tüm adli yıl açılışlarında yapılan tespit ve değerlendirmelere karşın, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesi gibi temel ilkelerin hayata geçirilmesi noktasında yaşanılan sorunlar her yıl katlanarak artmakta ve bir önceki yılı aratmaktadır. Çabamız, tüm sorunların ortadan kalkması içindir.

 Yıllardır, toplumun hemen hemen her kesimi yargıdan şikâyet etmekte hiç kimse, yargının sorunlarına kendi arzularından bağımsız, köklü ve içtenlikli çözümler üretmemekte, çözüm yerinene yazık ki karmaşalar yaratmaktadır.

Bu nedenledir ki; toplumda adalete olan güven her geçen gün azalarak yüzde 20’lerin altına düşmüştür. Elbette adalete olan güvenin neden bu kadar alt seviyelere düştüğünü araştırmak ve değerlendirmek zorundayız. Ama bunun öncesinde toplumun adalet duygularının güçlenmesine, güven inancının artmasına katkı sunacak her türlü çalışmayı fedakârca hep birlikte yapmak ve savunmak zorundayız.

 Eğer, gerçekten adaletin, mülkün temeli olduğuna inanıyorsak, temeli sağlamlaştırmak için elimizden gelenin en iyisini, en güzelini fedakârca ve karşılık beklemeksizin yapmak vatani görevimizdir. Bu ülke bizim ve Bizler, ülkemizi adil ve adaletli kılmak zorundayız!

Bağımsızlık, mahkemelerin huzuruna gelen kişilerin yargıya güven duymaları bakımından son derece önemli bir ilke olan, tarafsızlığın da ön koşuludur. Yargının bağımsız olmadığı bir ortamda, kurumsal anlamda tarafsızlıktan da maalesef söz edilemez.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir sözünde ‘Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul edilmez’ demiştir. Atatürk’ün bu sözlerinde de vurguladığı üzere,  bir devletin varlığı için temel unsur yargının bağımsızlığıdır. Yargı sistemi öyle ya da böyle bağımlı olan her devlet bir gün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı için, yargının bağımsız olması şarttır.

Türk hukuk siteminin temel taşı olduğu için asla taviz verilmeyeceğiz!

Yargının üç sacayağından biri olan savunma, yargı sistemimizin istenilen düzeyde olması için gerekli olan en önemli etkendir. Avukatlık mesleğindeki sorumluluk duygusu ve görev bilinci, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, yargının üç sacayağından birini ifade eden avukatlığın aslında ne olduğunu; adliyede birlikte çalıştığımız bir kısım istisnai hâkim ve Cumhuriyet savcılarına ne yazık ki yeniden hatırlatmamız gerekmektedir.

Savunmanın yargının üç sacayağından biri olduğu gerçeği tamamen göz ardı edilerek; iddia-savunma ve yargılama makamlarının ortaklaşa bir adli etkinliği anlamındaki yargısal diyalektiğin,  avukatların dışlanarak hâkim ve savcı birlikteliğine dönüştürülmesi son derece yanlıştır.

 Yargılama sisteminde ortaya çıkan iddia ve savunma arasındaki denge “silahların eşitliği” ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şayet yargılamanın herhangi bir anında bu denge bozulacak olursa yani “silahların eşitliği” ilkesine aykırı davranılacak olursa hukuk sistemi de çökecektir.

Yargılama aşamasında savunma erkini oluşturan biz avukatların; adliyeler ile birlikte Tapu Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü gibi diğer kamu kurum ve kuruluşlardaki rolünü ve etkinliğini arttırmaya yönelik acilen mevzuat düzenlemesine gidilmesi ve avukatların toplum nazarındaki saygınlığının geri kazandırılması gerekmektedir.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hukuk ve adalet ile ilgili görüşlerinden; hukukun üstünlüğü, sosyal hukuk devleti, bağımsız, tarafsız ve güven veren mahkemeler ile bağımsız ve cesur cumhuriyet savcıları, ayrıca özgür savunma öne çıkmaktadır ki bunlar da Türk hukuk siteminin temel taşı olduğu için bunlardan asla taviz verilmemesi gerekmektedir.

 Çoklu baro kanun olarak yürürlüğe girdi

Hukukun üstünlüğüne, hak arama özgürlüğüne ve avukatlığın bağımsızlığına aykırı şekilde çoklu baro kurulması ile ilgili düzenleme, tüm karşı duruşumuza ve çabalarımıza rağmen kanun olarak yürürlüğe girdi.

Şimdi de; 21.08.2021 tarihinde yayımlanan 82 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Devlet Denetleme Kurulu yapısında değişikliğe gidilerek aralarında baroların da bulunduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında yapılacak denetlemeler de kapsam altına alınmıştır.

 Anayasamızın 104. maddesinin 17. bendinde“…Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” denmektedir.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan baroların denetimine ve organlarının görevden uzaklaştırılmasına ilişkin kurallar, Anayasanın öngördüğü şartlara uygun olarak 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nda düzenlenmiştir. Yapılan değişikliğin dayanağı olan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının denetlenmesine ilişkin kuralları düzenleyen hükümleri Anayasaya açıkça aykırıdır. Bu sebeple Anayasaya aykırılık teşkil eden Cumhurbaşkanlığı kararnamesi; ‘’kuvvetler ayrılığı” ve “hukuk devleti” ilkelerinin gerekliliklerine uygun olarak derhal kaldırılmalıdır.

Zorunlu arabuluculuk, noterlere devredilen yargısal işler ve uzlaştırma derken, zaten daraltılan avukatlık mesleğinin faaliyet alanı vekâlet ücretlerinin tırpanlanmasıyla iyice zor yapılır hale getirilmiştir.

 Bunun yanı sıra avukatlara yönelik fiili ve sözlü saldırılar her geçen gün artmaktadır. Birçok meslektaşımız sırf avukatlık görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle silahlı saldırılara maruz kalmıştır. Bunların önlenmesi adına daha ağır ve caydırıcı cezaların uygulanmasını ve her fiili haciz mahallinde güvenliğin kolluk tarafından sağlanmasıyla bu saldırıların en kısa zamanda sonlandırılmasını istiyoruz. Buradan bütün meslektaşlarım adına sesleniyorum; herhangi bir meslektaşıma karşı hukuka aykırı eylemde bulunan bir kimse, Denizli Barosu mensubu tüm avukatları fiilen karşısında bulacaktır.

Tüm bunların yanı sıra, yargı sistemini tehdit eden en büyük etkenlerden bir tanesi de; ülkemizde bulunan hemen her üniversitede hukuk fakültesinin kurulması nedeniyle gittikçe niteliği düşen hukuk eğitimidir. Evet, yasal düzenleme ile sınav getirilmiş olsa da mevcut hukuk fakültelerinin fazlalığından dolayı sınav çare olamamaktadır. Adaletin sağlanması için nitelikli eğitimin şart olduğunu söyleme gereği yalnızca avukatların üzerine düşen bir yükümlülük değildir. Yargının bütün unsurlarının bunu kavraması ve buna karşı elbirliği ile harekete geçilmesi gerekmektedir.

Denizli’de yıllardır yapımı süren adliye binasının hizmete açılmasını istiyoruz

 Yeni adli yılda vatandaşlarımızın adalet beklentisini karşılamak için hâkimler, savcılar, avukatlar hatta yargı sisteminin içinde bulunan mübaşirler ve diğer yargı çalışanları ile hep birlikte önceki yıllardan daha fazla çalışacağız. Bundan hiçbir şüphem yok. ​Ancak bunu sağlamak için bizim de ihtiyaçlarımız var. Mesela uzun yıllardır tamamlanamayan adliye binasının bir an evvel hizmete açılmasını bekliyoruz. Bizlerin daha verimli hizmet verebilmesi için yeni bir adliyeye ihtiyacımız olduğu talebini bir kez daha yineliyoruz. Bu yargı yılında, yeni adliye vaatleri değil, tamamlanmış bir adliye binasının hizmete açılmasını istiyoruz. Nasıl ki Denizli’de Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin kurulamamış olması bizim ayıbımız ise yine Denizli’de yıllardır yapımı süren adliye binası da bizim ayıbımızdır.

Altını çizerek söylüyorum ki; bir ülkenin savunması ne kadar güçlü, hâkim ile savcıları ne kadar bağımsız ise o ülke de adalet vardır, hukuk vardır, eşitlik vardır. Bu nedenle sözde değil özde bir adli yıldan bahsetmek istiyorsak bir kısım çevrelerin elini eteğini yargının üstünden çekmesi yani yargıyı yargı mensuplarına bırakması gerekmektedir.

 Anayasa’nın özüne ve yeknesak yargı kararlarına bakıldığında kişilerin, adil ve makul sürede, lekelenmeden, açık ve aleni yargılanması gerektiği devlete düşen bir sorumluluktur. Bu sorunluluk çerçevesinde sadece bir kişiye yapılan hak ihlali toplumun tamamına yapılmış sayıldığı için devletin özellikle yargı sisteminde daha dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü biz biliyoruz ki adalet mülkün, savunma adaletin temelidir.

Adli yılın başta meslektaşlarım olmak üzere tüm yargı mensuplarına, çalışanlarına ve adalet bekleyen tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını diler, yeni adli yılımızı ve Dünya Barış Günü’müzü kutlarım”dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.